Merhaba sevgili okurlar. Bugün sizlere sunacağım şiirlerin
sahibi Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs’te doğdu. 1967 yılında İstanbul’da
öldü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun oldu.
Bir süre öğretmenlik yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim
Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği, Devlet
Konservatuarı Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1950’de UNESCO Merkez Yönetim
Kurulu üyeliği yaptı. Şairimizin en tanınmış iki şiirini benim kuşağımdan
bilmeyen yok gibiydi. Bu şiirlerin günümüz şiir severler gençlerinin de
kulağına çalındığını umuyorum. Sözünü ettiğim şiirlerinden biri olan “ORDA BİR
KÖY VAR UZAKTA” benim çocukluğumda çocuk şarkısı olarak pek sevilmişti. Diğer
en bilinen şiiri ise “NERDESİN” adlı şiiridir.
...
ANNELER
Dal bir gün dedi ki
tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgârlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır, sel alır gider
Anneler büyütür, el alır gider.
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgârlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır, sel alır gider
Anneler büyütür, el alır gider.
AHMET KUTSİ TECER
***
BAŞBAŞA
İşte bir vazoda açmış
iki gül,
İşte bir saksıda
eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe
gönlüm bir bülbül,
Saksıya baktıkça
içimde bir haz.
Dışarda fırtına,
uğultu, tipi;
Odada sessizlik
tutulur gibi;
İşte o da geldi, evin
sahibi,
Oturduk, eskiden
konuştuk biraz.
Dışarda fırtına,
tipi...Yerler kar;
İçerde başbaşa iki
bahtiyar.
Onları ısıtan eski
bir bahar,
Dışarda yepyeni bir
kış, bir aya
AHMET KUTSİ TECER
***
BESBELLİ
Besbelli ölümüm
sabahleyindir
İlk ışık korkuyla
girerken camdan,
Uzan, başucumda
perdeyi indir,
Mum olduğu gibi
kalsın akşamdan.
Sonra koş terlikle
haber vermeye,
“Kiracım bu sabah can
verdi” diye,
Üç beş kişi duysun ve
belediye,
Beni kaldırmaya
gelsin, odamdan.
Evden çıkar çıkmaz
omuzda tabut.
Sen de eller gibi
adımı unut.
Kapımı birkaç gün
için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye
arkamdan.
AHMET KUTSİ TECER
***
ÇINGIRAK
Bir gün parmaklığa
elin varmadan,
Bir titreyiş gibi
çalar çıngırak.
Mevsimler geçtikten
sonra aradan,
Bu ses beni bir gün
çağırsın, bırak...
Kumluktan serperken
dallar başına,
Geç hızla, merdiven
gelir karşına,
Eşikten atlarken ayak
taşına,
Bu sesler içimde yer
etsin, bırak...
İt, işte önünde
kapım, aralık,
Oda bıraktığın gün
kadar ılık,
Bir ince su sesi gibi
lık, lık, lık,
Gönlünden nedamet
boşansın, bırak...
AHMET KUTSİ TECER
***
ILGAZ DAĞLARINDAN
Siz, ağaçlar, elbet
beni bildiniz,
Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz.
Ben kendi kendini sürür bir dalım.
Kırığım, içimden çıkmaz bu acı,
Gün oldu başıma hasretin tacı,
Düşündüğüm zaman asıl ağacı,
İçimi yalnızlık bürür bir dalım.
Ne sert kış ne gümrah ve gölgeli yaz,
Ne ılık meltemler, ne keskin ayaz.
Mevsimler derdime bir şifa olmaz,
Ben kökünden kopmuş çürük bir dalım.
Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz.
Ben kendi kendini sürür bir dalım.
Kırığım, içimden çıkmaz bu acı,
Gün oldu başıma hasretin tacı,
Düşündüğüm zaman asıl ağacı,
İçimi yalnızlık bürür bir dalım.
Ne sert kış ne gümrah ve gölgeli yaz,
Ne ılık meltemler, ne keskin ayaz.
Mevsimler derdime bir şifa olmaz,
Ben kökünden kopmuş çürük bir dalım.
AHMET KUTSİ TECER
***
İHTİYAR ÂŞIK
Yıllardan beridir
ağaran teller,
Bu akşam parıldar
şakaklarında.
"Bu gece ömrümün
en son demi, der,
Büsbütün
ağarsın varsın yarın da..."
Çırpınır göğsünün
içinde kalbi,
Bir yaşlı ağaca sinen
kuş gibi.
Nedir bu esrarlı
halin sebebi?
Neden parlıyor
gözler?...Bir oda:
Yaslanmış, altından
ipek bir sedir,
Bir kız ki ay ondan
beyaz değildir.
Öptükçe ağaran bir
gül denilir.
İhtiyar bülbülün
dudaklarında...
AHMET KUTSİ TECER
***
İLK UYKULAR
Yıllar var, o zaman
küçüktü göğsün
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.
Alsan da koynuna seher yelini
Saçının vermezdin ona telini
Elinin üstüne konan elini
Çekerdin ansızın bir ürpermeyle.
Ey şimdi boğulmuş, yorgun, soluyan
Kumral kız! Şu atlas yastığa dayan
O hafif, hülyalı ilk uykulardan
Ne zaman, ne zaman uyandın söyle?
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.
Alsan da koynuna seher yelini
Saçının vermezdin ona telini
Elinin üstüne konan elini
Çekerdin ansızın bir ürpermeyle.
Ey şimdi boğulmuş, yorgun, soluyan
Kumral kız! Şu atlas yastığa dayan
O hafif, hülyalı ilk uykulardan
Ne zaman, ne zaman uyandın söyle?
AHMET KUTSİ TECER
***
KEREM'İN İLHAMİYLE
Ne zaman düşünsem
sizi titrerim,
Yaslı dağlar, yüzü
gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir
yer var derim,
Orada kaybolan bir
ses var, ağlar.
Neden hiç çıkmıyor
içimden bu ses
Tipi, çığ, fırtına...
Donar her nefes,
Yine bu ses ağlar,
işitmez herkes,
Beni kıvrandırır,
inletir, yakar.
Hey bu dağlar yalçın,
karanlık, derin!
Ne bir geçit verir ne
sıcak bir in.
Gün battığı zaman
sarp tepelerin
Üstünden bir kartal
geçer, o kadar...
AHMET KUTSİ TECER
***
KIR UYKUSU
Ne hoştur kırlarda
yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz
bir yumak,
Ağaçlar bir derin
hulyaya varmış,
Saçında yepyeni
teller ağarmış.
Baş yorgun, yaslanır
yeşil otlara,
Göz dalgın, uzanır ta
bulutlara.
Öğleyin bu uyku bir
aralıktır,
Saf hava bir kanat
gibi ılıktır.
O zaman gönülde ne
varsa diner,
Yüzlere tülümsü bir
buğu iner.
Erirken sıcakta yaz
kokuları,
Ne hoştur, ne hoştur
kır uykuları!
AHMET KUTSİ TECER
***
KONYA DESTANI
Sabahtan vardım
Konya'ya
Baktım cihana uyanık.
Kimi binek, kimi yaya,
Baktım meydana uyanık.
Şehirde herkes ayakta,
Kepenkler kaldırılmakta.
Asker, mektepli sokakta,
Baktım her yana uyanık.
Sabahtan akşama kadar,
Didinir, terler, çabalar.
Uyanık bütün babalar,
Oğul, kız, ana uyanık.
Konuşursan bir kelime,
Kavuşursun bin selama,
Lafında şive var ama,
Fikirde mana uyanık.
Karatay, İnceminare,
Dolaştım hep birer kere.
Her köşeye, her esere,
Bakındım rana uyanık.
Alaiddin tepesi'ne,
Çıkdım tarihin sesine.
Selçukların türbesine,
Baktım, amenna, uyanık.
Baktım tarihe, zamana,
Baktım Alaiddin Han'a,
Baktım o büyük insana,
Kılıç Arslan'a uyanık.
Görünmez bir debdebede,
Gönüllerden bir türbede,
Yeşil üsküflü kubbede,
Uyur Mevlana, uyanık.
Tecerim bu nasıl hülya,
Uyanıkken gördüm rüya,
Eski Konya, Yeni Konya,
Göründü bana uyanık.
Baktım cihana uyanık.
Kimi binek, kimi yaya,
Baktım meydana uyanık.
Şehirde herkes ayakta,
Kepenkler kaldırılmakta.
Asker, mektepli sokakta,
Baktım her yana uyanık.
Sabahtan akşama kadar,
Didinir, terler, çabalar.
Uyanık bütün babalar,
Oğul, kız, ana uyanık.
Konuşursan bir kelime,
Kavuşursun bin selama,
Lafında şive var ama,
Fikirde mana uyanık.
Karatay, İnceminare,
Dolaştım hep birer kere.
Her köşeye, her esere,
Bakındım rana uyanık.
Alaiddin tepesi'ne,
Çıkdım tarihin sesine.
Selçukların türbesine,
Baktım, amenna, uyanık.
Baktım tarihe, zamana,
Baktım Alaiddin Han'a,
Baktım o büyük insana,
Kılıç Arslan'a uyanık.
Görünmez bir debdebede,
Gönüllerden bir türbede,
Yeşil üsküflü kubbede,
Uyur Mevlana, uyanık.
Tecerim bu nasıl hülya,
Uyanıkken gördüm rüya,
Eski Konya, Yeni Konya,
Göründü bana uyanık.
AHMET KUTSİ TECER
***
NERDESİN
Geceleyin bir ses
böler uykumu,
İçim ürpermeyle
dolar:-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var
ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağıran
bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni
derbeder,
Bu ses rüzgârlara
karışır gider.
Gün olur peşimden
yürür beraber,
Ansızın haykırır
bana:-Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp
içimden,
Varlığımı yalnız ona
verdim ben.
Elverir ki bir gün
bana, derinden,
Ta derinden, bir gün
bana "Gel" desin.
AHMET KUTSİ TECER
***
ORDA BİR KÖY VAR
UZAKTA
Orda bir köy var,
uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak
da
O köy bizim
köyümüzdür.
Orda bir ev var,
uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da,
kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var,
uzakta,
O ses bizim
sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak
da
O ses bizim
sesimizdir.
Orda bir dağ var,
uzakta,
O dağ bizim
dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak
da
O dağ bizim
dağımızdır.
Orda bir yol var,
uzakta,
O yol bizim
yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak
da
O yol bizim
yolumuzdur.
AHMET KUTSİ TECER
***
TABİAT ODAM
Severim kırlarda ben
yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların
yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.
İstemem başımın
üzerinde dam,
Tabiat odam.
İstemem topraktan
başka bir yatak,
Kehkeşanlar tak.
Kuşlardan savrulan
bir incecik tüy,
Üstümde örtü.
Ve aydan kırpılan
bütün yıldızlar,
Rüyamda kızlar.
Her sabah neşeyle
uyanan bir eş,
Koynumda güneş.
Dallarda ötüşen
kuşlar kabilem,
Bilmezler elem.
Ağlarsak bizimle
beraber olur,
Hemşirem yağmur.
Sızlarsak bizimle
beraber sızlar,
Kardeşim rüzgâr.
İsteyen toplasın
binlerce arşın,
Karlardan kışın.
Mutlaka öptürür
bağlarda temmuz,
Çıplak bir omuz.
Severim kırlarda ben
yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların
yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.
Ölürsem istemem ne
yas, ne kefen,
Ne başka bir fen.
Üstümden kalkmasın
çimen, çiy, yosun,
Ruhum uyusun.
AHMET KUTSİ TECER
***
Cennette değiliz ama dünyayı cennete benzetmeye çalışıyoruz.
Oysa cennet sonsuzluktur, dünya ise sonu olan mekân.. Sonu olan mekânda her şey
sona erer; bu yazı da. Gelecek Pazar bir başka şairimizle karşınızda olacağım.
Her ne kusur işlediysem af ola. Soğuk bir içecek serin bir köşe arayışı içinde
geçecek hafta sonu bile olsa dinlenmeye engel değil ya. Bu hafta sonu tatilide
varsın dinlenerek geçsin. Hoşça kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder