31 Ağustos 2015 Pazartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

Merhaba sevgili okurlar. Bugün sizlere sunacağım şiirlerin sahibi Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs’te doğdu. 1967 yılında İstanbul’da öldü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun oldu. Bir süre öğretmenlik yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği, Devlet Konservatuarı Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1950’de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Şairimizin en tanınmış iki şiirini benim kuşağımdan bilmeyen yok gibiydi. Bu şiirlerin günümüz şiir severler gençlerinin de kulağına çalındığını umuyorum. Sözünü ettiğim şiirlerinden biri olan “ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA” benim çocukluğumda çocuk şarkısı olarak pek sevilmişti. Diğer en bilinen şiiri ise “NERDESİN” adlı şiiridir. 
...

ANNELER

Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgârlar keder vermesin.

Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.

Bütün ümitleri yel alır gider
Tomurcuk açılır, sel alır gider
Anneler büyütür, el alır gider.

AHMET KUTSİ TECER

***

BAŞBAŞA
İşte bir vazoda açmış iki gül,
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül,
Saksıya baktıkça içimde bir haz.

Dışarda fırtına, uğultu, tipi;
Odada sessizlik tutulur gibi;
İşte o da geldi, evin sahibi,
Oturduk, eskiden konuştuk biraz.

Dışarda fırtına, tipi...Yerler kar;
İçerde başbaşa iki bahtiyar.
Onları ısıtan eski bir bahar,
Dışarda yepyeni bir kış, bir aya

AHMET KUTSİ TECER

***

BESBELLİ
Besbelli ölümüm sabahleyindir
İlk ışık korkuyla girerken camdan,
Uzan, başucumda perdeyi indir,
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.

Sonra koş terlikle haber vermeye,
“Kiracım bu sabah can verdi” diye,
Üç beş kişi duysun ve belediye,
Beni kaldırmaya gelsin, odamdan.

Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut.
Sen de eller gibi adımı unut.
Kapımı birkaç gün için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye arkamdan.

AHMET KUTSİ TECER

***

ÇINGIRAK
Bir gün parmaklığa elin varmadan,
Bir titreyiş gibi çalar çıngırak.
Mevsimler geçtikten sonra aradan,
Bu ses beni bir gün çağırsın, bırak...

Kumluktan serperken dallar başına,
Geç hızla, merdiven gelir karşına,
Eşikten atlarken ayak taşına,
Bu sesler içimde yer etsin, bırak...

İt, işte önünde kapım, aralık,
Oda bıraktığın gün kadar ılık,
Bir ince su sesi gibi lık, lık, lık,
Gönlünden nedamet boşansın, bırak...

AHMET KUTSİ TECER

***

ILGAZ DAĞLARINDAN
Siz, ağaçlar, elbet beni bildiniz,
Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz.
Ben kendi kendini sürür bir dalım.

Kırığım, içimden çıkmaz bu acı,
Gün oldu başıma hasretin tacı,
Düşündüğüm zaman asıl ağacı,
İçimi yalnızlık bürür bir dalım.

Ne sert kış ne gümrah ve gölgeli yaz,
Ne ılık meltemler, ne keskin ayaz.
Mevsimler derdime bir şifa olmaz,
Ben kökünden kopmuş çürük bir dalım.

AHMET KUTSİ TECER

***

İHTİYAR ÂŞIK
Yıllardan beridir ağaran teller,
Bu akşam parıldar şakaklarında.
"Bu gece ömrümün en son demi, der,
Büsbütün  ağarsın varsın yarın da..."

Çırpınır göğsünün içinde kalbi,
Bir yaşlı ağaca sinen kuş gibi.
Nedir bu esrarlı halin sebebi?
Neden parlıyor gözler?...Bir oda:

Yaslanmış, altından ipek bir sedir,
Bir kız ki ay ondan beyaz değildir.
Öptükçe ağaran bir gül denilir.
İhtiyar bülbülün dudaklarında...

AHMET KUTSİ TECER

***

İLK UYKULAR
Yıllar var, o zaman küçüktü göğsün
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.

Alsan da koynuna seher yelini
Saçının vermezdin ona telini
Elinin üstüne konan elini
Çekerdin ansızın bir ürpermeyle.

Ey şimdi boğulmuş, yorgun, soluyan
Kumral kız! Şu atlas yastığa dayan
O hafif, hülyalı ilk uykulardan
Ne zaman, ne zaman uyandın söyle?

AHMET KUTSİ TECER

***

KEREM'İN İLHAMİYLE
Ne zaman düşünsem sizi titrerim,
Yaslı dağlar, yüzü gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir yer var derim,
Orada kaybolan bir ses var, ağlar.

Neden hiç çıkmıyor içimden bu ses
Tipi, çığ, fırtına... Donar her nefes,
Yine bu ses ağlar, işitmez herkes,
Beni kıvrandırır, inletir, yakar.

Hey bu dağlar yalçın, karanlık, derin!
Ne bir geçit verir ne sıcak bir in.
Gün battığı zaman sarp tepelerin
Üstünden bir kartal geçer, o kadar...

AHMET KUTSİ TECER

***

KIR UYKUSU
Ne hoştur kırlarda yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak,
Ağaçlar bir derin hulyaya varmış,
Saçında yepyeni teller ağarmış.
Baş yorgun, yaslanır yeşil otlara,
Göz dalgın, uzanır ta bulutlara.
Öğleyin bu uyku bir aralıktır,
Saf hava bir kanat gibi ılıktır.
O zaman gönülde ne varsa diner,
Yüzlere tülümsü bir buğu iner.
Erirken sıcakta yaz kokuları,
Ne hoştur, ne hoştur kır uykuları!

AHMET KUTSİ TECER

***

KONYA DESTANI
Sabahtan vardım Konya'ya
Baktım cihana uyanık.
Kimi binek, kimi yaya,
Baktım meydana uyanık.

Şehirde herkes ayakta,
Kepenkler kaldırılmakta.
Asker, mektepli sokakta,
Baktım her yana uyanık.

Sabahtan akşama kadar,
Didinir, terler, çabalar.
Uyanık bütün babalar,
Oğul, kız, ana uyanık.

Konuşursan bir kelime,
Kavuşursun bin selama,
Lafında şive var ama,
Fikirde mana uyanık.

Karatay, İnceminare,
Dolaştım hep birer kere.
Her köşeye, her esere,
Bakındım rana uyanık.

Alaiddin tepesi'ne,
Çıkdım tarihin sesine.
Selçukların türbesine,
Baktım, amenna, uyanık.

Baktım tarihe, zamana,
Baktım Alaiddin Han'a,
Baktım o büyük insana,
Kılıç Arslan'a uyanık.

Görünmez bir debdebede,
Gönüllerden bir türbede,
Yeşil üsküflü kubbede,
Uyur Mevlana, uyanık.

Tecerim bu nasıl hülya,
Uyanıkken gördüm rüya,
Eski Konya, Yeni Konya,
Göründü bana uyanık.

AHMET KUTSİ TECER

***

NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana, derinden,
Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.

AHMET KUTSİ TECER

***

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.

Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.

Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.

AHMET KUTSİ TECER

***

TABİAT ODAM
Severim kırlarda ben yaşamayı,
        On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
        Bütün süsünü.

İstemem başımın üzerinde dam,
        Tabiat odam.
İstemem topraktan başka bir yatak,
        Kehkeşanlar tak.

Kuşlardan savrulan bir incecik tüy,
        Üstümde örtü.
Ve aydan kırpılan bütün yıldızlar,
        Rüyamda kızlar.

Her sabah neşeyle uyanan bir eş,
        Koynumda güneş.
Dallarda ötüşen kuşlar kabilem,
        Bilmezler elem.

Ağlarsak bizimle beraber olur,
        Hemşirem yağmur.
Sızlarsak bizimle beraber sızlar,
        Kardeşim rüzgâr.

İsteyen toplasın binlerce arşın,
        Karlardan kışın.
Mutlaka öptürür bağlarda temmuz,
        Çıplak bir omuz.

Severim kırlarda ben yaşamayı,
        On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
        Bütün süsünü.

Ölürsem istemem ne yas, ne kefen,
        Ne başka bir fen.
Üstümden kalkmasın çimen, çiy, yosun,
        Ruhum uyusun.
       
AHMET KUTSİ TECER

***

Cennette değiliz ama dünyayı cennete benzetmeye çalışıyoruz. Oysa cennet sonsuzluktur, dünya ise sonu olan mekân.. Sonu olan mekânda her şey sona erer; bu yazı da. Gelecek Pazar bir başka şairimizle karşınızda olacağım. Her ne kusur işlediysem af ola. Soğuk bir içecek serin bir köşe arayışı içinde geçecek hafta sonu bile olsa dinlenmeye engel değil ya. Bu hafta sonu tatilide varsın dinlenerek geçsin. Hoşça kalın.



Yayın Tarihi09.08.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder