31 Ağustos 2015 Pazartesi

ŞANS DEDİKLERİ ŞEY!

Şansla ilgili çok söz söylenir, çok hikâye anlatılır. Bir yazımda gene şanstan söz etmiş, üstüne bir hikâye anlatmıştım. Kısaca şanssız bir adamı padişahın inayetine rağmen yaşadığı yoksul hayattan kurtarmak mümkün olmuyordu o hikâyede. Şans aslında baktığımız açıdan görünmeyen, bütün açılarıyla görüldüğünde farkına varılabilen, ortaya çıkan seçeneklerden yapılan iyi veya kötü seçimin adıdır. İyi veya kötü seçimlerimiz şansın niteliğini belirler. Bazen seçim yapmadan karşılaştığımız olguların adına da şans diyoruz. Hayatın her evresinde birçok kez irili ufaklı şans veya şanssızlık olayıyla karşılaşıyoruz. Farkına varıp durumu iyi değerlendirebilen, fırsat olarak görüp yönlendirebilen başarıya ulaşır. Hayatında böylece önemli sıçramaları yapar. Tersi durumda olumsuz durumlarla karşılaşmak kaçınılmaz olur.

Şansı anlatabilmek mantık gereği belki biraz daha ayrıntıyı gerektirebilir. Ansiklopedik bilgi vermeyi amaçlamadığımız için özet olarak bu kadarla da yetinebiliriz herhalde.

Bugünde böyle küçük bir hikâyemiz var. 

*

“Bir gün Azrail insan görünümünde bir adamın karşısına çıktı:
- Bugün, senin son günün, dedi.
Adam:
- Ama ben hazır değilim, dedi.
Ölüm meleği Azrail:
- Bugünkü listemde senin ismin ilk sırada. Vaden dolmuş.
Adam:
- Peki o zaman… gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim, dedi.
Azrail cevap verdi.
- Tabi ki, dedi.
Bunun üzerine bir kahvehaneye gittiler. Adam, Azrail’e kahve ikram etti. Ve onun kahvesine çaktırmadan bir kaç uyku hapı attı...
Hikâye buya Azrail kahveyi içti ve uykuya daldı...
Adam, Azrail’in listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu.
Uykuya dalan Azrail’in uykusu pek uzun sürmedi. Uyandıktan sonra:
- Sen, bugün bana çok anlayışlı davrandın. Anlayışlılığının karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım” dedi.

*

Hikâye burada sona eriyor. Hikâyemizden anladığımıza göre şansa müdahale etmek doğru sonuç vermeyebiliyor. Müdahaleniz kaderinizi belirlemiş olabilir. Bunu bilmek imkânsız denecek kadar zordur. Bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek binlerce müdahaleye rağmen mümkün olmaz. Hiç bir zaman değişmezler... peki kaderin yanında şansın ne önemi var? Yok denilemez tabii, ancak bir maratonda koşarken yol kenarından maratoncunun su kaybını önleyen, içini biraz serinleten su kadardır. Amaç maratonu bitirmektir suyu içmek değildir ki... su o anlık değere sahiptir, maratonun önüne geçemez. Şansa bu gözle bakar ve değer verilirse sonuçlar ne olursa olsun kimse moral olarak yıkılmaz.

Şansa; Hintli bilgelerin anlattıklarının içinden de bakabiliriz.

*
Karga ve papağan Allah tarafından çirkin yaratılmıştır. Papağan itiraz eder ve güzelleşir. Ama karga Allah’ın rızasından memnun kalır. Bugün papağan kafeste, karga ise özgür...

*

Her hadisenin arkasında öyle bir sebep vardır ki ilk bakışta anlaşılmaz. Ancak sonuçlandıktan sonra kavranabilir. Çünkü her şeyin hikâye edilmeye ihtiyacı ardır. Hikâyelerde son nokta ile kavranır, idrak edilir, anlaşılır. 

O halde…

Hiç bir zaman yüce yaratıcıya, “neden” dememek, kafese girmeyecek şartları oluşturmak gerekir. Gerçek şans elimizdekilerdir. Bu da yapıtaşlarımızdır, karakterimizdir. Onları bilerek hareket edersek en büyük şansı yakalamış oluruz.



Yayın Tarihi: 21.08.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder