İngiltere’nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktif nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmişti. Oysa bizde dönemin sanayi bakanının televizyonlarda yayınlanan çay içme gösterileriyle çaylarda radyasyon olmadığı halka anlatılmak isteniyordu. Daha sonra Karadeniz ve bizim bölgemizde kanser olgusu patladı. Şiirde o dönemde yazılmıştı.
….
Sen kahraman değilsin
Bu çağda kahramanlık olmaz
Doğa insanlarıydı kahramanlar
Savaşırlardı doğaya karşı
Çelik gibi iradeleri ondan
Doğayı değiştirdik
Yok ettik hatta
Yağan yağmur asit yüklü şimdi
Güneş ışınları şimdi daha yakıcı
Çernobil’in izi elli yıl sonra çıkacaktı
Kaldı kırk beş yıl
Aydı Göle
10.09.91
***
Bir gece garip duygularla uyandım. Dilimde şiirin birkaç sözünü buldum. Sessizlikte kendimle konuştum, konuştum. Neler aldım, neler verdim bilseniz.. İşte onları yazacak kadar söz ustası değilim. Çıka çıka aşağıdaki şiir çıktı, o kadar.
….
Ben sevdalar tüterim
gecenin sessizliğinde
Ellerim gül kokar,
Karanfil..
Bir çocuk uyanır geceye uzak evlerden
İnce bir ses ağlar hıçkırarak
Yıldızlar yaşamımın göz yaşları
Kim bilir hangi paralellerde
Aynı duygular
AydınGöle
29.09.91
***
Her çalgının bir sesi vardır. O sesler bize farklı duygular verir. Şarkılar onlar için bir araç. Biz aslında onları dinleriz farkında olmadan. En hüzünlü şarkıyı neşeli bir tempoda ve neşeli sese sahip bir çalgıyla dinleyin ne demek istediğimi anlarsınız. Önemli olan iç durumumuzdur. Bunun için “Sen Kendine Bir Şarkı bul” dedim. Çalgılar şarkına ruh katmaya hazır. Pek tabii ki usta müzisyenler olmadan çalgılar hiçbir şey değildir.
….
SEN KENDİNE ŞARKI BUL
Kimin umurunda şarkılar
Sen kendine başka şarkı bul
İstersen gitar içli, kara
Yada çocuksu neşesiyle flüt
Baslar ihtilal kokar
Trompetler bir acı feryat
Kimin umurunda şarkılar
Sen yangınını serin sularda söndür
Viyolonsel ana kucağı
Kemanlar kardeş çekişmeleri
Göğsündeki ateşle koş dur istersen
Ağzının içinde ne dile gelmez küfürler
El ele olmak ve gülmek sevdası
Sen kendine bir şarkı bul
Aydın Göle
29.09.91
***
Öteden beri hakların ayrıcalıklara dönüştüğü bilinir. Kadın hakları ve insan hakları en görünür konular.. Toplumdaki her birey ve küçük milliyetçikler bir bütünün parçasıdırlar. Hiçbir parça bütünden ayrı önemde olamaz. Olursa onun adı eskilerin diliyle imtiyaz, günümüzdeki deyişle ayrıcalık olur. Kadınlar bu konuda işi azıtmışlardır. Ataerkil aileden anaerkil aileye geçişin mücadelesi içindedirler. Bunun hiçbir şeyi olma durumundaki feminizmi burada konu etmiyorum bile. Oysa amacımız sevgiyle bütünü oluşturmak olmalı. İktidar kavgasıyla yalnızlaşmanın çanları çalınıyor. Her iki cins için yakında selah okunur merak etmeyin. Aşağıdaki şiir bunu anlatıyor.
….
Gidebileceği kadar yolu vardır insanın
Benim sınırlarımı zorlama
Belki her isteğini yapamam
Öyle hemen suçlama beni, öfkeni yen
Beni seviyorsan elim yeter
Beni seviyorsan dilim yeter
Bana hoşgörü ve anlayış göster
Çünkü elimde, dilimde yüreğimin ateşi var
Aydın Göle
26.11.91
***
Evet insanın inancı olmalı, evet kabul ediyorum insan ilkelerine de bağlı olmalı. Bütün bunlar insanın oradan oraya sürüklenmesini önler biliyorum. Fakat hangi konuda ne kadar inatçı olursanız olun hayat ilkelerinizi ters yüz edebilir, bu ihtimalide unutmamalı. Onun için bir yanılma payı bırakmalı. Tıpkı trafikte araba kullanırken önünüzdeki aracı, onun duracağını düşünerek hız çarpı mesafe ölçümlü bir ara bırakarak izlemek gibi.
Sevgi bu yanılgıdan doğacak yıkımları önler. Onun için sevmek en büyük erdem. Kusurları örtmesiyle de bireysel ve toplumsal barışı sevgi sağlar.
Aşağıda ki şiirde anlamadıklarıma karşılık seviyorum demekteyim
….
Ben emin değilim her şeyden
Hatta kendimden bile
Her olay başka duygu yüklü
Anlamıyorum biyo-kimyayı
Beynime sevgiyi salgılayıp duruyor
Sevmeyi bildiğimden eminim bir,
Çünkü sevmek en büyük tutkum benim
Yaşayamam sevmesem
Aydın Göle
26.11.91
***
Bu şiiri neden yazdım? Hikayesi varmı diye sorarsanız, aklıma gelen bir hikayesi yok. Biçimsel bir deneme sadece. Duyguyla yoğrulduktan sonra biçimler kolay gelir adama. Önemli olan konu ve konunun verdiği kendine özgü duygudur.
….
BİR AĞIR SIZI
Bir beyaz kağıt ve bir kalem
Neler geçer içimden yazamam, korkarım
Yazsam da kimseye göstermem saklarım
Bir beyaz kağıt, bir çıplak kadın
Tahammül sınırlarımı zorlarlar,
soluksuz kalırım
Tırnak diplerimde bir garip sızı
Bir beyaz kağıt, bir kalem
Ne resimler geçer gözlerimden
göremem korkarım
Ayıp yahu, bakmayın gözlerime,
kendime saklarım
Bir beyaz kağıt, bir hırçın deniz
Bir ceviz kabuğunda bendeniz
Aklımı yitirdim sevdalarla,
bilgelikte ararım
Kulak içlerimde o ağır sızı
Bir beyaz kağıt, bir kalem
Ne şarkılar geçer içimden,
yüreğimden yanarım
Söylememi istemeyin
o bir avuç küldür saçarım
Bir beyaz kağıt, yaprak yaprak gül
Çocukluğum gelir aklıma
Hani uçurtmalar, topaçlar,
hani gökleri delen oklar
İçten içe bir sıkıntı yüreğimi yoklar
Her hücremde bir ince sızı
Aydın Göle
26.11.91
***
Bugün yazıma her zamankinden daha fazla şiir koyuyorum. Şiirler kısa kısa olduğu ve anlaşılmaz olmadığı için sizi çok yormadığımı sanıyorum.
….
Olmadığım gücü taşırken içimde
Yalnızlık yoruyor beni
İçimdeki sevgim kalbimi delirtti
Akort tutmaz çalgı gibi
Sizi gördüğümde küçüğüm
Sizi gördüğümde yaşıyorum
Size bakmak haddim değil biliyorum
Oysa sizi seviyorum
Sevmenin dokunmak olduğunu bilir misiniz
O kadar uzaksınız ki dokunamıyorum
Aydın Göle
22.04.92
***
Bir umudu çağırış şiiri. O en sıkıntılı, o yaprak kıpırdamayan en esintisiz zamanlarımızın tek kurtarıcısı içimizde beliren birazcık umut. Ayten Alpman’ın bir İtalyan şarkısını Türkçe sözlerle söylediği şarkısındaki gibi o birazcık umut yaşatan bizleri.
….
En büyük karamsarlıklarda
Çok uzaklardan küçücük bir ışık
Yaşamı yaşanır kılan umut
Sen!
Bahar dalı gibi
o bungunlukların
özlenen meltemi
Kitap sayfalarından
yüzyılları taşıyarak gel
Pembe, yeşil, mavi renklerin
eksilmesin yaşamımdan
Sana ihtiyacım var biliyormusun
Aydın Göle
04.05.92
***
Bir başka Pazar günü gene şiirlerle buluşmak üzere. Hepinize mutlu pazarlar sevgili okurlar..
Yayın Tarihi : 16.08.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder