25 Eylül 2009 Cuma

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 10




         26 nisan 1986 yılında o zamanki Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Ukrayna’nın başkenti Kiev yakınlarında bulunan Çernobil kentinde nükleer kaza yaşandı. O zamanı şimdi bile hatırlıyorum. Gökyüzünü hiç gitmeyen kızıl kahverengi bulutlar sarmıştı. Bulutlar radyasyon taşıyordu. Kıta avrupasının kuzeyini tamamen kaplayan bulutlar İngiltere’ye kadar uzanıyordu. 1100 km uzaklıktaki İsveç’te Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde, yapılan araştırmalar sonucu Çernobil’den gelen parçacıklar olduğu anlaşılan, radyoaktif parçalara rastlanmıştı.

         İngiltere’nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktif nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmişti. Oysa bizde dönemin sanayi bakanının televizyonlarda yayınlanan çay içme gösterileriyle çaylarda radyasyon olmadığı halka anlatılmak isteniyordu. Daha sonra Karadeniz ve bizim bölgemizde kanser olgusu patladı. Şiirde o dönemde yazılmıştı.

….

Sen kahraman değilsin
Bu çağda kahramanlık olmaz
Doğa insanlarıydı kahramanlar
Savaşırlardı doğaya karşı
Çelik gibi iradeleri ondan
Doğayı değiştirdik
                 Yok ettik hatta
Yağan yağmur asit yüklü şimdi
Güneş ışınları şimdi daha yakıcı
Çernobil’in izi elli yıl sonra çıkacaktı
                               Kaldı kırk beş yıl

                                                    Aydı Göle
                                                    10.09.91


***

         Bir gece garip duygularla uyandım. Dilimde şiirin birkaç sözünü buldum. Sessizlikte kendimle konuştum, konuştum. Neler aldım, neler verdim bilseniz.. İşte onları yazacak kadar söz ustası değilim. Çıka çıka aşağıdaki şiir çıktı, o kadar.

….

Ben sevdalar tüterim
                      gecenin sessizliğinde
Ellerim gül kokar,
                        Karanfil..
Bir çocuk uyanır geceye uzak evlerden
İnce bir ses ağlar hıçkırarak
Yıldızlar yaşamımın göz yaşları
Kim bilir hangi paralellerde
                               Aynı duygular

                                       AydınGöle
                                         29.09.91
***

         Her çalgının bir sesi vardır. O sesler bize farklı duygular verir. Şarkılar onlar için bir araç. Biz aslında onları dinleriz farkında olmadan. En hüzünlü şarkıyı neşeli bir tempoda ve neşeli sese sahip bir çalgıyla dinleyin ne demek istediğimi anlarsınız. Önemli olan iç durumumuzdur. Bunun için “Sen Kendine Bir Şarkı bul” dedim. Çalgılar şarkına ruh katmaya hazır. Pek tabii ki usta müzisyenler olmadan çalgılar hiçbir şey değildir.
….

SEN KENDİNE ŞARKI BUL

Kimin umurunda şarkılar
Sen kendine başka şarkı bul

İstersen gitar içli, kara
Yada çocuksu neşesiyle flüt
Baslar ihtilal kokar
Trompetler bir acı feryat

Kimin umurunda şarkılar
Sen yangınını serin sularda söndür

Viyolonsel ana kucağı
Kemanlar kardeş çekişmeleri
Göğsündeki ateşle koş dur istersen
Ağzının içinde ne dile gelmez küfürler
El ele olmak ve gülmek sevdası

Sen kendine bir şarkı bul

                                             Aydın Göle
                                                29.09.91

***

         Öteden beri hakların ayrıcalıklara dönüştüğü bilinir. Kadın hakları ve insan hakları en görünür konular.. Toplumdaki her birey ve küçük milliyetçikler bir bütünün parçasıdırlar. Hiçbir parça bütünden ayrı önemde olamaz. Olursa onun adı eskilerin diliyle imtiyaz, günümüzdeki deyişle ayrıcalık olur. Kadınlar bu konuda işi azıtmışlardır. Ataerkil aileden anaerkil aileye geçişin mücadelesi içindedirler. Bunun hiçbir şeyi olma durumundaki feminizmi burada konu etmiyorum bile. Oysa amacımız sevgiyle bütünü oluşturmak olmalı. İktidar kavgasıyla yalnızlaşmanın çanları çalınıyor. Her iki cins için yakında selah okunur merak etmeyin. Aşağıdaki şiir bunu anlatıyor.
….

Gidebileceği kadar yolu vardır insanın
Benim sınırlarımı zorlama
Belki her isteğini yapamam
Öyle hemen suçlama beni, öfkeni yen
Beni seviyorsan elim yeter
Beni seviyorsan dilim yeter
Bana hoşgörü ve anlayış göster
Çünkü elimde, dilimde yüreğimin ateşi var

                                                  Aydın Göle
                                                    26.11.91

***

         Evet insanın inancı olmalı, evet kabul ediyorum insan ilkelerine de bağlı olmalı. Bütün bunlar insanın oradan oraya sürüklenmesini önler biliyorum. Fakat hangi konuda ne kadar inatçı olursanız olun hayat ilkelerinizi ters yüz edebilir, bu ihtimalide unutmamalı. Onun için bir yanılma payı bırakmalı. Tıpkı trafikte araba kullanırken önünüzdeki aracı, onun duracağını düşünerek hız çarpı mesafe ölçümlü bir ara bırakarak izlemek gibi.

         Sevgi bu yanılgıdan doğacak yıkımları önler. Onun için sevmek en büyük erdem. Kusurları örtmesiyle de bireysel ve toplumsal barışı sevgi sağlar.

         Aşağıda ki şiirde anlamadıklarıma karşılık seviyorum demekteyim

….

Ben emin değilim her şeyden
Hatta kendimden bile
Her olay başka duygu yüklü
Anlamıyorum biyo-kimyayı
Beynime sevgiyi salgılayıp duruyor
Sevmeyi bildiğimden eminim bir,
Çünkü sevmek en büyük tutkum benim
Yaşayamam sevmesem

                                                  Aydın Göle
                                                     26.11.91

***

         Bu şiiri neden yazdım? Hikayesi varmı diye sorarsanız, aklıma gelen bir hikayesi yok. Biçimsel bir deneme sadece. Duyguyla yoğrulduktan sonra biçimler kolay gelir adama. Önemli olan konu ve konunun verdiği kendine özgü duygudur.

….
 

BİR AĞIR SIZI

Bir beyaz kağıt ve bir kalem
Neler geçer içimden yazamam, korkarım
Yazsam da kimseye göstermem saklarım
Bir beyaz kağıt, bir çıplak kadın
Tahammül sınırlarımı zorlarlar,
                                         soluksuz kalırım
Tırnak diplerimde bir garip sızı

Bir beyaz kağıt, bir kalem
Ne resimler geçer gözlerimden
                                     göremem korkarım
Ayıp yahu, bakmayın gözlerime,
                                        kendime saklarım
Bir beyaz kağıt, bir hırçın deniz
Bir ceviz kabuğunda bendeniz
Aklımı yitirdim sevdalarla,
                                          bilgelikte ararım
Kulak içlerimde o ağır sızı

Bir beyaz kağıt, bir kalem
Ne şarkılar geçer içimden,
                                    yüreğimden yanarım
Söylememi istemeyin
                            o bir avuç küldür saçarım
Bir beyaz kağıt, yaprak yaprak gül
Çocukluğum gelir aklıma
Hani uçurtmalar, topaçlar,
                               hani gökleri delen oklar
İçten içe bir sıkıntı yüreğimi yoklar
Her hücremde bir ince sızı

                                                  Aydın Göle
                                                    26.11.91

***

         Bugün yazıma her zamankinden daha fazla şiir koyuyorum. Şiirler kısa kısa olduğu ve anlaşılmaz olmadığı için sizi çok yormadığımı sanıyorum.

….

Olmadığım gücü taşırken içimde
                      Yalnızlık yoruyor beni
İçimdeki sevgim kalbimi delirtti
                      Akort tutmaz çalgı gibi
Sizi gördüğümde küçüğüm
                     Sizi gördüğümde yaşıyorum
Size bakmak haddim değil biliyorum
                                   Oysa sizi seviyorum
Sevmenin dokunmak olduğunu bilir misiniz
O kadar uzaksınız ki dokunamıyorum
                                                   Aydın Göle
                                                     22.04.92

***
 

         Bir umudu çağırış şiiri. O en sıkıntılı, o yaprak kıpırdamayan en esintisiz zamanlarımızın tek kurtarıcısı içimizde beliren birazcık umut. Ayten Alpman’ın bir İtalyan şarkısını Türkçe sözlerle söylediği şarkısındaki gibi o birazcık umut yaşatan bizleri.

….

En büyük karamsarlıklarda
               Çok uzaklardan küçücük bir ışık
Yaşamı yaşanır kılan umut
Sen!
     Bahar dalı gibi
                     o bungunlukların
                                         özlenen meltemi
Kitap sayfalarından
                 yüzyılları taşıyarak gel
Pembe, yeşil, mavi renklerin
                  eksilmesin yaşamımdan
        Sana ihtiyacım var biliyormusun

                                                Aydın Göle
                                                  04.05.92

***

         Bir başka Pazar günü gene şiirlerle buluşmak üzere. Hepinize mutlu pazarlar sevgili okurlar..

Yayın Tarihi : 16.08.09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder