24 Eylül 2009 Perşembe

SÜREĞEN DEĞİNMELERİM

         Adam gibi adam tanımını güven veren kişiler için kullanıyoruz. Her işin başı güven.. Hatta güven sevgiden bile önce gelir. Etrafınızda bu tanıma giren kaç kişi var biliyor musunuz? Dikkatlice araştırdığınızda adam gibi adamların azlığına şaşarsınız. Sanatçılar arasında adam gibi adam denilebilecek sanatçı sayısı da azdır. Barış Manço rahmetli bu konuda halkına güven veren bayraktar isimlerden biriydi. Rahmetli Cem Karaca da.. Yaşayan sanatçılardan benim çok beğendiğim ve güvenimi hiç sarsmayan sanatçılardan, sanatı kadar cüssesi de dev, Volkan Konak bu tanımı fazlasıyla hak ediyor.

         Karadenizli şarkıcı, “Maçkalıyız' diye bize yıllarca ‘Komünist’ dediler ama ben ‘Ecevitçiyim’, Ecevit'ten başka siyasetçi tanımam” dedi. Bülent Ecevit'e olan hayranlığını, “Bülent Ecevit'in hayatta bir kooperatif evi vardı. Başka da bir şeyi de yoktu. Benim için önemli bu. Diğerleri benden uzak olsun. Onlara sadece saygı duyarım. Çünkü bizim aldığımız terbiyede kimsenin duyguları üzerine basarak yükselmek yoktur” diye belirtmiş. Rahmetli Bülent Ecevit bir çok özelliğiyle adam gibi adam tanımındaydı gerçekten. Çoğu siyasetçi devlet yönetiminde komisyoncudan farksız. Bu yüzden devleti yönetiyorlar ama devlet adamı olamıyorlar.

***

         ABD’nin Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, kriterleri yerine getirmesi durumunda Rusya’nın da NATO üyesi olabileceğini söylemiş. İş buraya kadar geldi demek. İkinci dünya (paylaşım) savaşı sonrasında 9 nisan 1949 yılında o zamanki adıyla Sovyetler Birliği olan şimdiki Rusya’nın komünist yayılmacılığına engel olmak amacıyla kurulan NATO bu gün Rusya’yı da içine alacak. Tarihin cilvesine bakın.

         Nerdeyse 20 yıldır varlık nedeni olan tehdit ortadan kalkınca NATO dikkatlerini başka yönlere çevirerek var olma çabasına AB’yi ikna etmiş durumda. Peki dikkatini çevirdiği yerler nereleri, görüyor musunuz?

***

         Önce kutsallık nedir görelim, sonra size anlatacaklarım var.
Kutsallık hakkında çok açıklama buldum. Aşağıdaki dört açıklamayı yeterli gördüm.
Kutsal:
         1 . Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes.
         2 . Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
         3 . Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
         4 . felsefede: Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan.

         İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, İngiltere'nin ünlü sanat galerilerinden Modern Sanat Galerisi'nde, ziyaretçilere bir masanın üzerine İncil konulmuş. Gelen ziyaretçilerden ilgili sayfalardaki konularda düşüncelerini yazmaları istenmiş. İncil, sayfaları içindeki konulara göre hakaret ve saldırı türünden yazılarla dolmuş ve bazı sayfalar yırtılmaya başlanmış. Gelen tepkiler üzerine İncil demir bir kafes içine konulmuş, ziyaretçilerden bu kez kafesin kenarındaki kağıtlara yazmaları söylenmiş. En kötü hakaretler eş cinsellerden gelmiş.

         Bütün bu olanlar Vatikan’ı kızdırmış tabi. Başdanışmanı tarafından yapılan açıklamada, “Papa, İngilizlerin vergileriyle düzenlenen bu iğrenç gösteriyi lanetliyor. İğrenç ve saldırgan buluyor. İncil'in yerinde Kuran olsaydı bunu yapamayacaklarını düşünüyor" denilmiş.

         Buradan kendimize pay çıkarabiliriz. Papalık bile kabul etmiş, bizim dinimize ve kutsalımıza kim ne yaparsa, en başta biz Türkler’in ve bütün İslam dünyasının tepkisini görür.

***
         Bizde anlatacağım şey olsaydı nasıl karşılanırdı acaba? New York Times’ın haberine göre, New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in başlattığı plan içinde, evsiz ailelere tek yönlü uçak biletleri ücretsiz olarak veriliyormuş. İsteyen aileler, kendilerini kabul edecek bir akrabadan onay alınmasının ardından ülke içi ya da dışında istedikleri yere gidebiliyormuş. Şu ana kadar, 550 ailenin ABD içinde 24 eyalete ve beş kıtada farklı ülkelere gönderildiği belirtilmiş.

         Benzer olaylar yaşlı nüfusu çok olan Japonya ve AB ülkelerinden Almanya ve İskandinav ülkesi İsveç tarafından da bir ara yaratılmak istendi. Özellikle Japonya Türkiye de yaşlılar için tatil köyü kurmak istemişti. Buraya Japon yaşlıları yerleştirilecekti. Bakıcısı ve doktoruyla birlikte yaşadıkları sürece burada kalacaklar ve maaşları Japon devletinden alacaklardı. Sonra ne olduğunu bilmiyorum.

         Anlayacağınız gibi gelişmiş ülkeler safralarını atıyor. Baştaki soruyu bir kere daha soruyorum. Bizde böyle bir olay yaşansa nasıl karşılanırdı? İnsanlara ırk ayrımı yapar gibi kuşak ayrımı ve gelir ayrımı yapmak insan haklarıyla bağdaştırılır mıydı? Dışlamanın erdemleri mi türetilirdi yoksa? Büyük tepki çekerdi sanırım. Ne insanlığımız kalırdı, ne vicdanımız.. Buradan şunu anlamak mümkün: Yoksulluk paylaşılır zenginlik paylaşılmaz. Yaşlılıkta zenginliğin önünde en azından moral olarak engel oluşturur.

***

         Dünyanın en zengin ülkesi neresidir acaba? Kişi başına yıllık geliri ne kadardır? Bana sorsaydınız vereceğim cevap yanlış olacakmış. Gerçekten bilmiyormuşum. Bu ülke Liechtenstein (lihtenşatyn) mış. Yıllık geliride kişi başına 145 bin dolarmış. Nüfusu 35 bin olan bu minik ülke geçenlerde hop oturmuş hop kalkmış. Okuyunca çok güldüm. Bu masal gibi ülkenin olayları da masal kadar uçucu olur. Dinleyin şimdi anlatıyorum.

         Bildiğiniz gibi internet çılgınlığı sarmış ortalığı gidiyor. Facebook’ta internetin en büyük arkadaşlık sitesi, bunu da bilmeyen yok! Bu sitede her gün bir gurup kuruluyor. İngiliz öğrenci Lizzie Palmer’da can sıkıntısından ‘facebook ordusu’ kurmuş. Çok kısa zamanda 7 bin kişiye ulaşan üyelerine Lizzie: “1 milyon kişi toplanalım ve Liechstein’ı işgal edelim” demiş. Gurubu ciddiye alan 160 kilometre karelik ülkenin en büyük gazetesi Vaterland haberi manşetten “korkunç işgal planı” diye vermiş. Plan aynen şöyleymiş: Avusturya’dan üyeler ülkenin doğusundan, İsviçre’den üyelerde batısından gireceklermiş. Bu küçük, fakat zengin ülkenin gazetesi okurlarına “Liechstein işgal edilecek mi?” diye sormuş.

         2003 yılında bir tatbikat sırasında kaybolan komşu ülke İsviçre’nin 171 askeri Liechstein’a girmiş ve yanlışlıkla işgal etmiş. 1868’de 80 askerden oluşan ordusuyla Avusturya-Prusya Savaşı’na katılmış, sonra “fazla masraflı” olduğu için ordusunu dağıtmış. Ülkeyi dış güçlere karşı İsviçre ordusu koruyormuş.

         Lizzie Palmer’ın liderliğindeki Facebook orduları için “Liechtenstein’ı özgürleştirin” afişi bile hazırlanmış. Ayrıca grup, photoshop ile başkent Vaduz’daki Kraliyet Sarayı’na Facebook bayrağı çekmiş.

***

         Hep kötü şeyler olacak değil ya, arada bir alkışlanacak gelişmeler de oluyor. Eğer bu kanun haline gelir ve uygulanırsa en kötülerden çok az bir farkla ayrılan ve ekonomiyi durdurarak milletin yoksulluğunu kader olarak dayatan bu hükümeti içtenlikle kutlayacağım. Neden mi?

         AK Parti'nin kadın milletvekilleri Aşkın Asan ve Alev Dedegil, çocuklara yönelik 'cinsel saldırı' kapsamına giren suçlarla ilgili bir Eylem Planı hazırlamışlar.

         Bilindiği gibi Hüseyin Üzmez'in çocuk yaşta bir kıza tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı davada olduğu gibi çocukların ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmamasına karar verilen Adli Tıp Kurumu raporları ise tarih olacakmış. Böylece istismarcıya raporsuz 15 yıl hapis cezası verilebilecekmiş. Türk Ceza Kanunu'nda "cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar" için uygulanan hapis, para ve tutukluluk gibi cezalara, "kimyasal kastrasyon" (ilaçla cinselliği en aza indirgeme) yaptırımı da eklenecekmiş. Buna göre çocuklara tacizde bulunan kişiye 3 ayda bir ilaç ve iğne yolu ile cinselliği geçici olarak öldüren tedavi uygulanacakmış.

         Nasıl, güzel bir tasarı değil mi? Türk erkeği başka dilden anlamaz çünkü.

***
        
          Sovyetlerin “Pravda” gazetesi vardı. Günlük gazeteydi, ama hükümetin sesiydi. O dönemlerde hükümete bağımlı uydu basın için Pravda adı takılırdı. Bizde kayıtsız şartsız Pravda olan iki gazete var; biri Star, diğeri Sabah. Hadi diyelim star öncede Cem Uzanın borazanlığını yapıyordu, şimdide de bu hükümetin borozanı. Yani borozan olmak bu gazetenin kaderi. Ceride-i Sabah o eski güzelim Sabahtan satıldıktan sonra çok uzaklaştı. Oda borazanlaştı.

         Neyse.. Anlatacağım şey bu gazetelerin Pravdalıkları değil. Star gazetesine göre sigaralara okkalı zam geliyormuş. Dünyada en ucuz sigara bizde satılıyormuş. Hedefte de ucuz sigaralar varmış. Yasakla birlikte zam iyi gider değil mi? Keşke önce bu zammı yapsalardı, sonra yasağı getirselerdi. Rahmetli Özal bu ülkede böyle yaparak kahraman olmadı mı? Önce kavga nedeni olan şeyi yok et, sonra kavgayı yasakla. Bunun tam tersi bir durumda Özal aynı mantığı yürütmüştü ki o çok ilginçti. Bütün dünyada komünizm gözden düşerken komünizme ket vuran 141 ve 142 sayılı ana yasa maddesini kaldırmıştı. Sigaraya önce zam getirselerdi kimse yasakları tartışamayacaktı. Çok özür dilerim fakat bu geçen yıllara rağmen hala hiç gelişemediklerini söylemek zorundayım. İktidarda olmak onları inceletememiş, nazikleştirememiş. Sözden eyleme kadar bu böyle. Bir şey yapamıyorlarsa bir buyrukla susturuluyorlar. Bakanlarda dahil olmak üzere derin sessizliğe bürünüyorlar.

         Öze dönelim, yasakları değil ama sigara zamlarını desteklerim. Keşke en ucuz sigara düşündükleri gibi 8 tl değil 18 tl olsa. Fakat inanın hiçbir şey çare değil. Bu kez de kara borsa patlar.

***
         Aşağıda bulacağınız pek çok yabancı kelimeyi uğraştığımız veya ilgilendiğimiz her alanda kullandığımızı görünce şaşırmayın. Bu gerçekle yüzleşebilelim artık. Tamam kabul, bilim üreten ülke değiliz. Bilimin hayatımıza kattığı aletler ve kavramlar kadar elbette sözcükleri de olacak. Dünyanın en güçlü ülkesi olan ülke dünyaya parasını da dilini de dayatır. Bilimle de bunu destekler. Bu kısır döngüyü kırmak için dilimize özen gösterelim.

***
esoterik : İngilizce esoteric. Daha çok astroloji alanında kullanılan bu kelime belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden "özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi" anlamındadır. gizlem, sıfat durumunda ise gizlemli
espionnage (espiyonaj) : casusluk veya çaşıtlık. Kontrespiyonaj: karşı casusluk
establishment : İngilizce establishment (kurum, müessese, mağaza; ileri gelenler). kurum, ileri gelenler, seçkinler, egemen güçler, kodamanlar
estamp : Fransızca estampe. "Metal, tahta vb. maddeler üzerine kazıldıktan sonra basılan resim" oyma baskı
eşelmobil : Fransızca échell mobille. değişken ölçü
etap : Fransızca étape. "Bir yarışın belirli bir uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri" kullanım yerine göre adım, basamak, sporda ise konak
Euro : Avrupa Birliği’nin ortak para birimi. Avro
exhibition center : İngilizce exhibition (sergi) ve center (merkez) sergi merkezi, sergi sarayı
extranet : dış ağ.
eyeliner : İngilizce eye-liner. Göz ve hat anlamlarına gelen ve iki sözden oluşan bu birleşik kelime bir kozmetik terimi olarak dilimize girmiştir. göz kalemi
factoring : İngilizce factoring. “İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği.” aracı ve aracılık .
fair-play : İngilizce fair (güzel; zarif; dürüst) + play (oyun dürüst oyun
faks : Fransızca fac-similé (tıpkı basım) sözlerinden kısaltma. "Yazı, resim vb. belgelerin kopyasını uzaktaki bir yere aktaran makine" belgegeçer. (kısaltması: belgeç) .
fakslamak : belgegeçerle göndermek
farmakolog : ilâç bilimci.
farmakoloji : Fr. pharmacologie. “İlâçların etkisini ve kullanılışını inceleyen bilim dalı” ilâç bilimi.
fast break : İngilizce fast (çabuk, tez, hızlı) + break (kırma, parçalama, bozma). Basketbolda, karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden yapılan hızlı hücum. hızlı akın, hızlı hücum.
fastfood : İngilizce fast (çabuk, tez; hızla) + food (yemek, yiyecek, besin) ayaküstü
faul : İngilizce fault (hata, kusur, kabahat). Sporda kurallara aykırı hareket. hata.
faul vuruşu : hata vuruşu.
fauna : Lâtince. "Belirli bir bölgede yetişen her türlü hayvanın hepsi" hayvan varlığı
fenomen: Fransızca phénomène (olay; şaşılacak şey; görüngü). Yunanca "phainomena"dan. Felsefede "somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne görüngü.
fenomenizm: görüngücülük. Fenomen kelimesi felsefî anlamı dışında günlük dilde de yaygın biçimde kullanılmaktadır. (şaşılacak) olay.
fermantasyon : Fransızca fermantation mayalanma
figürasyon : Fransızca figuration. "Bir şeyi belirli bir şekle sokma, hareketi figürlerle sunma, sembollerle anlatma" biçimleme
fiks mönü : Fransızca fix (sabit) + menu. tek liste.
fikstür : İngilizce fixture (sabit şey). Yarışmaların zaman ve sırasını belirleyen çizelge. karşılaşma takvimi, takvim.
fikşın : İngilizce fiction (hayalî olay ve kahramanlardan oluşan eser, kurmaca eser). kurgu.
Science-fiction: bilim-kurgu
fiktif : Fransızca fictif, İngilizce fictive (hayalî, uydurma, sahte). kurmaca.
filibustering : Bir politika terimi olan ve İngilizceden dilimize giren fılibuster, "bir kanunun kabul edilmesini önlemek için, konuyla hiç ilgisi olmayan konuşmalar yaparak kürsüyü işgal etmek" anlamını taşımaktadır. engelleme
filtre : Fransızca filtre. "Karışmış hâlde bulunan maddeleri birbirinden ayırmaya yarayan alet, süzgeç veya objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam" süzek'tir.
final : Fransızca finale (son karşılaşma). Final ve onunla ilgili kullanışlar için şu karşılıkları teklif ediyoruz. Final: sonuç, sonuç karşılaşması; final maçı: sonuç karşılaşması(maçı); yarı final: yarı sonuç; çeyrek final: çeyrek sonuç; finale kalmak: sonuca kalmak; yarı finale kalmak: yarı sonuca kalmak; finalist: sonuç oyuncusu, sonuç takımı, sonuç yarışması.
final four : İngilizce final (son) + four (dört). Elemeli oyunlar sisteminde son dört takım(a girmek). Teklif ettiğimiz karşılık: son dört.
finansman : Fransızca financement. Ekonomi, "bir girişimin işleyebilmesi, üretilebilmesi için gerekli olan para ve krediyi sağlama işi", para desteği finans : maliye, malî işler, para işleri.
finansal : malî.
finanse edilmek : parayla (paraca) desteklenmek.
finanse etmek : parayla (paraca) desteklemek

Yayın Tarihi : 03.08.09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder