5 Eylül 2009 Cumartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERLE SÖYLEDİĞİ 2

         Bütün bir hafta çalışırak Pazar gününü iple çektiniz. Uyumak, sadece biraz daha fazla uyumak isteğiyle haftayı geçirdiniz. Bu gün Pazar ya, işe gitmeyeceğinizi bildiğiniz halde erken uyandınız değimli? Kendinize mi kızdınız yoksa sizi erkenden terk eden sarışın sevgili uykuya mı? Öyle olur; en sevdiğiniz en gereksiz anda hep sizinledir, en gerekli olduğu anda yanınızda değildir.
         Böyle bir anda içinde bulunduğumuz yaz mevsiminin güzelliğinden yararlanın. Kapıları pencereleri açın. Balkona veya varsa bahçeye çıkın. Gazetelere sabah göz gezdirmenin keyfine diyecek söz olmaz. Gazetemizin sayfalarında gezinirken bana rastladınız ve gözünüz ister istemez yazdıklarıma takıldıysa izniniz olursa size akide şekerleri sunmak isterim.


O ŞARKININ NAĞMELERİ


Esiyor baharın tatlı meltemi
Koruyorum hala kalbimdeki yerini
Ruhuma bir güneş gibi doğuyorsun
Bilmem sende beni seviyormusun


O şarkının nağmeleri, inliyor rüzgarla
Yarım kalmıştı ya şarabın, hala duruyor bardakta
Yarı yırtık bir resmin vardı ya, bana senden kalan tek hatıra


Her zaman gelen bu baharla
Bir gün senin döneceğini sanırım
Akıp giden zamanla yanıldığımı anlarım
Yaşlı gözlerimle maziyi anarım


O şarkının nağmeleri, inliyor rüzgarla
Yarım kalmıştı ya şarabın, hala duruyor bardakta
Yarı yırtık bir resmin vardı ya, bana senden kalan tek hatıra


Aydın Göle
26.04.1973


***


Her ayrılık insanı yaralar. Ayrılıklar ömür törpüsüdür bence. Annenizden, babanızdan, yarinizden, yavrunuzdan, kardeşinizden, dostunuzdan yada yurdunuzdan bir süre de olsa ayrıldığınızda gözleriniz herkesi en sevdikleriniz olarak görür. Herkes bir yanıyla bir sevdiğinize benzer, “Allah herkesi çift yaratmıştır” dersiniz kendi kendinize. İşte, yukarıda okuduğunuz şarkı sözü bu duygularla söz ve müzik olarak bir anda doğdu.


***


VAZ GEÇEMEM Kİ


Desem ki!...
Bu dünya ne kadar yalancı
Çektirir herkese ızdırap ve acı
Vaz geçmek istiyorum bu söylediklerimden
Belki vardır diyorum bu dünyada bir gülen


Vazgeçmek istesem de
Bu söylediklerimden
Vazgeçemem ki..


Desem ki!...
Güneş, ay ve yıldızlar
Senin yanında sönük kalırlar
Bunları söylememek istiyorum
Beni sevmiyeceğini biliyorum


Vazgeçmek istesem de
Bu söylediklerimden
Vazgeçemem ki..


Aydın Göle
1973


***


         Nelerden vaz geçmedik ki.. En vazgeçimez sandığımız nelerden.. Geriye dönüp baksak ardımızda ne çok şey bıraktığımızı görürüz. Bu bırakıp vazgeçtiklerimiz yenilenmenin gereğimidir, yoksa bu vazgeçmeler bir eksilmemi? Varın siz karar verin.


         Bu şarkımda sözüyle birlikte doğdu. Yaz günüydü, gençlik başımda tütüyordu ve sevdalanmıştım. Sevdam, havanın çıldırtıcı güzelliğine melankoli katıyordu. Tül bulutlara baka baka bir öğleden sonra şarkıyı kendime söyledim. Yakın çevremde en bilinen şarkılarımdan biri oldu.


***


UYUMSUZ


Dün mehtapta yürüdüm kumsal boyu seninle
Gecenin içinde derin derin soluyordu deniz
Yıldızlar dans ediyordu
Ay yıkanıyordu serin sularda, kız gibi
Dayanamadım kulaç attım yakamozlar içinde
Bir şarkı dolandı dudağıma söküp atamadım
Yüreğimin çarpması bir mucize
Ölmeliydim dün gece
Hele bu günü yaşamaktansa..


Aydın Göle
1973


***


SONSUZA GİDEN YOLCU


Sonsuza giden yolcu
Öyle ne düşünüyorsun
Gözlerinde bulut
Yağmur mu istiyorsun


Anıların denizine gömülme
Acı tarafı gelir aklına
Karamsarlık baktırmaz
Umutla yarınlara


Bak yüzyıllardan
Var mı bir kalan
Çekilsin bulut gözlerinden
Güneş açsın yeniden


Aydın Göle
1973




Kimi şarkılar reçete sunar. Her reçete sunan sloganlaşma eğilimlimidir bilemem ama bu şarkım her ikisine sahipti. Yani hem reçete sunuyor, hem bunu bayraklaştırıyor. İlk gençliğe adım attığım yıllardı. Ali Kocatepe çok sevdiğim egeli sanatçıydı. Onu TRT de maç anlatırken tanımıştım. Besteciliğine hayrandım. Akdenizlilik bestelerinde çok bellidir. Bu bestemde onun izleri var.


***


O yıllar yaşım gençti ama yaşlı arkadaşlarım çoktu. Sakın sadece olgun insanlarla gezdiğimi sanmayın. Hatta bir süre sonra benden çok büyük olanların el freni gibi davrandıklarını düşünmeye başladım. Bir kere aşırı ihtiyatlıydılar. Çok sık eleyip dokuyorlardı. Neredeyse hiç hareket etmemeyi öneriyorlardı. Zamanla çok bunaldım ve onlardan ayrıldım. Aşağıdaki şarkı sözü o dönemlerin ürünü.




DÜNDEN BUGÜNE


Dünden bugüne sadece
Kaldı güzel anılar
Eski günleri düşününce
Ruhumu kaplar acılar


Eridim günden güne
Kocadım dünden bu güne
Göçüp gideceğim bu hayattan
Sana bir an olsun kavuşmadan


Dünden bugüne yaşlı
Çıkardı beni yıllar
Çökük omuzlu ak saçlı
Gösteriyor artık aynalar


Aydın Göle
1975


***


Aynı dönemde yazdığım aşağıdaki şiirde kafiye kullanmadım. Kelimelerin kullanılış biçimi ve kullanıldığı yer, kelimelerin kendisi kadar etkili olduğunu keşfettiğim bu şiirde anlam gayet açık, yani ihtiyarlamaktan korkuyorum. Oysa yaşım henüz on dokuz o aralar… İnanırmısınız bedensel engeli olan kendini bildiği andan itibaren herkesten yaşlıdır. Çününkü tıpkı yaşlılar gibi onlarda her istediklerini yapamazlar. Belki bundan dolayı yaşlılıktan sözettim şiirlerimde.




ZAMAN ACIMAZ


Sessiz bir harekettir zaman
Tutmak isterim bir süreliğine ellerimde
Her seferinde akar gider avuçlarımdan
Öyle ihtiyacım var ki oysa
İki dost gibi anlaşsak, hiç gitmese yanımdan
Aygıtlarını kırdım biraz duraksaması için
Tutup çarmıha geresim geliyor en çok
Bıktım ardı sıra sürüklenmekten
Soluk alıp vermesi yokmu çıldırıyorum
Kurşuna dizesim geliyor gözlerini bağlamadan
Bana yaptıkları artık yeter
Dün çocuktum, yarın güçsüz bir yaşlı edecek beni
Ölmek değil korkum
Unutulmak varya hatırlanmamak
Ölmekten bin beter


Aydın Göle
1975


***


Keyif aldığınızı umduğum bir yazının daha sonuna geldim. Tepkilerinizi belirten iletilerinizi bekliyorum. Hepinize iyi pazarlar.


Yayın tarihi..: 21.06.09







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder