… … … …
Bizi yoldan çıkarmak isteyen şeytanın ateist olmadığını veciz söz olarak bir yerde okudum. Bugüne kadar hiç düşünmediğim bir konu olunca bu sözü edene hayran oldum.
Şeytanın şeytanlığı iddiacılığındandır. Kazanacağını düşündüğü bir iddiası vardır. Topraktan yaratılmış insanın, ateşten yaratılanın (kendisi ) karşısında değersiz olduğunu kanıtlayacaktır. Bütün mücadelesini bu uğurda vermektedir. Şeytanın bu savaşı kaybetmesi birlikte hareket etme yeteneğimizi geliştirmemize bağlıdır.
Bütün canlılar doğdukları andan itibaren çevrelerini tanımaya ve öğrenmeye başlarlar. En uzun öğrenim süreci, insanın öğrenim sürecidir. Öğrendikleri arasında din ve buna bağlı olarak ibadetler de vardır. Her insan gibi özürlüler de ibadet ederler. Çünkü ibadet insanın arınmasını sağlar. Özürlüde Allaha sığınmak ister. Çünkü o da bilir ki onu yaratan Allah’tır ve bir gün ona dönülecektir.
Dinimizde diğer dinlerdeki gibi Allah’a ibadet ve Allah’ı anmak için bir binaya gerek yoktur. Müslüman kimse istediği her zaman, istediği her yerde dini yükümlülüklerini yerine getirme şansına sahiptir.
Peki camii’ler o zaman neden vardır diye sormaz mısınız? Allah toplu yapılan ibadetlerin daha makbul olduğunu belirterek, camide cemaatle kılınan namaza daha çok sevap vereceğini söyler. Bu yanıyla camiye gidilmesi özendirilir.
Ayrıca camiler ibadet dışında buluşma yeridir de. Haberleşmenin güç olduğu dönemlerde insanlar çoğu haberi beş vakit gittiği camilerden öğreniyordu. Ölüm ilanı demek olan selahlar da buna örnektir. Bir başka özelliği daha vardır camilerin; aynı zamanda kültür alış veriş yeridir. Bu amaçla tarihi camilerimizin bir çoğunda içinde kitaplığı da içeren birkaç üniteden oluşan külliyeleri vardır.
Bir özürlü olarak bunlardan yararlanmayı çok istiyoruz. Gelin görün ki bu pek mümkün değildir. Babamın vefatı dolayısıyla camii de okunulan mevlütte bir camii’nin ikinci katına çıkmak zorunda kaldım. Benimle birlikte diğer özürlü arkadaşlarım da yardımsız çıkamadılar. Ben öyle böyle merdivenlerden yürüyerek çıkabiliyorum. Diğerleri kucakta çıkarıldılar. Neden özürlüler düşünülerek camii’lere bir asansör konulmaz?
Allahtan çok yardımsever bir milletiz. Güç durumda olana bizim insanımız yardıma koşar. Bunlara rağmen insan onuru açısından biri tarafından taşınmak hoş bir duygu değil. Bizlerde çoğu işimizi kendimiz yapmak istiyoruz. İşimizi kendimiz yaptığımızda da büyük haz alıyoruz, buna inanın.
Camii’lerimiz temizlik abidesidir. Bal dök yala derler ya aynen öyle.. Allaha secde edilen yerde öyle olması gerek. Bunun için ayakkabıların çıkarıldığı bir bölüm vardır. Dışarının kiri böylelikle içeri taşınmaz.
Bizler söz konusu olunca bu epey zorlaşıyor. Ortopedik cihaz kullananlar ayakkabılarını çıkaramazlar. Ayağı dik tutması için giyilen bu cihaz kimilerinde ayakkabıyla bütün gibidir. Ayakkabı çıkarılırsa cihaz vücuttan kayar. Bunun için galoş öneriliyor. O da tehlikeli. Kayıp düşme ihtimali yüksek. Hadi ayakkabılara galoş giydik diyelim, değneklere ne yapacağız? Ya tekerlekli sandalye veya akülü araç kullananlar ne yapsın?
Sayın Müftüm, bu konu hiçte yabana atılacak bir konu değil. Hele bunlara ilin dini liderleri el atmazsa kimse ilgilenmez. Bazı şeyleri yapmak için kanun beklenmez. Niyet yeterlidir, değil mi efendim?
Hac mevsimi de yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi hacca gidebilmek için sıra bekleyen çok var. Bunların içinde hacca gitmek isteyen özürlülere önceliğiniz var mı? Gidenlere orda hac esnasında sağlık, barınma ve hac ibadeti konularında ne gibi özel hizmetler veriliyor? Bu konuda da bir açıklamanızı bekliyoruz Sayın Müftüm.
Sayın okurlar bu yazının başlarında belirttiğim gibi hayran kaldığım sözle bu yazıyı bitirmeme izin verir misiniz? ŞEYTAN ATEİST DEĞİLDİR. Fakat şeytanın şeytanlığı her zaman aklındadır. Bu yüzden sizler gibi bizleri de yoldan çevirmeyi unutmuyor. Sizler de doğru yola varma çabamıza destek vererek bize yardımcı olur musunuz?
***************************************************
imize yarım aydınlar ve özentili kentsoylular tarafından sokulan kelimeleri vermeye devam ediyorum. Bu aydın geçinenlerle, bu şımarık, özentili kent soylularının teşekkürleri bile ya İngilizce, yada Fransızcadır. Ya “merci-mersi” derler, yada “thank you-tenkyu..”
Bu konuda lütfen duyarsız ve ilgisiz kalmayalım. Özellikle ilimizin yöneticilerinden, mülki amirlerinden bu konuda destek bekliyorum. Halkımızı internet kahvehane dilinden, kurtarılmalıdır. Sesime ses katmanızı özellikle rica ediyorum.
***************************************************************
call center : İngilizce call (çağırma) + center (merkez). çağrı merkezi .
cash cart : İngilizceden dilimize geçen bu kelime bankacılık alanında kullanılmaktadır. nakit kartı
casting : İngilizce casting. oyuncu seçimi ve deneme çekimi
catering: İngilizce catering (yiyecek tedarik etme, yemeklerin hazırlanmasını ve hizmetini üstüne alma). yemek hizmeti.
center : İngilizce center (merkez). merkez Media center: iletişim merkezi; check up center: tam bakım merkezi; trade center:ticaret merkezi; flower center: çiçek pazarı.
change : Fransızca change (değişme, değiştirme). para değişimi, para alım satımı.
charter : İngilizce charter. Lâtince kökenli olan ve çeşitli anlamlarda kullanılan bu kelime Türkçeye bir ulaşım terimi olarak geçmiştir. dolmuş veya dolmuş uçak
chat : İngilizce chat (gevezelik etmek, hoşbeş etmek). sohbet, yârenlik, hoşbeş, gevezelik etmek
check-in : İngilizceden dilimize girmiş olan bu söz, "otel veya uçak defterine kaydolmak" anlamındadır. giriş işlemi . check-out: çıkış işlemi
check-list : İngilizceden özgün imlâsıyla dilimize geçen bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz denetim çizelgesi sözünü teklif etmektedir.
check-point : denetim noktası
check-up : İngilizce check up on (soruşturmak, araştırmak). Dilimizde genel sağlık kontrolü için kullanılmaktadır. tam bakım.
cheese cake : İngilizce cheese cake. peynirli kek
clip, clip kart : varlık kartı .
coffe shop: kahve evi.
cohabitation : birlikte yaşama
colorist : Fransızca coloriste. "Resimleme sanatında ışığı gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam, renkçi" renk uzmanı
corner : İngilizce kökenli olan bu kelime dilimize korner biçiminde köşe anlamıyla daha çok bir spor terimi olarak girmişti. Bu sefer de bayi anlamıyla ve corner imlâsıyla dilimize mal edilmeye çalışılıyor. Kurulumuz, Türkçede yaygın olarak kullanılan bayi sözünün söz konusu corner kelimesini karşılayabileceği görüşündedir. corner vermek: bayilik vermek
cracker : İngilizce cracker. “Zevk için bilgisayar sistemlerine zarar veren kişi” çökertici
crash-test : İngilizce crash-test. Çarp-sına
çek etmek : İngilizce check (durdurmak; engel olmak; kontrol etmek). yoklamak, denetim-lemek.
çip : Fransızca chip. yonga
damping : İngilizce dumping (indirme, düşürme, tenzilât). Düşürüm, indirim.
dansing : İngilizce dancing. danslık
dart : İngilizce dart. oklama, bu oyunda kullanılan hedef tahtası için de oklama tahtası
dead line : İngilizce. süre sonu, zaman sınırı.
dealer : İngilizce. Dealing satımcı
dealing : İngilizce "iş, alışveriş, muamele" satım
dealing room : İngilizce satış odası veya satış işlem odası
deep-freeze : İngilizce deep freeze. ", derin dondurucu
de fakto : Lâtince de facto (bilfiil, fiilen). "Hukukî tanınmadan önceki fiilî tanınma, fiilî durum" edimli, edimli olarak.
defans : Fransızca défense (savunma). Savunma
defansif : Karşılığı: savunmaya dayalı.
deflâsyon : Fransızca déflation (para durgunluğu, para darlığı; piyasada bulunan para miktarının azaltılması, para şişkinliğinin giderilmesi durgunluk, para kısıtlaması
deflâtör : para kısıtlayıcı, kısıtlayıcı. .
dejenerasyon : Fransızca dégénération. "Soysuzlaşma, soyunun özelliklerini kaybetme" yozlaşma
deklârasyon : Fransızca déclaration. "Bildirme, duyurma, ilân etme" bildirge'dir.. deklâre etmek : bildirmek,
dekoder : Fransızca decodeur. "Şifre çözücü çözücü
dekolte : Fransızca "1.Kollarının, göğüs ve sırtının bir kısmı açık kadın giysisi. 2.Açık." açık açık giysi
dekont : Fransızca décompte. hesap belgesi
demagog : lâf ebesi, lâfazan.
demagoji : Fransızca démagogie (halk avcılığı, lâf ebeliği). "Mugalâta" lâf ebeliği, lâfazanlık.
demarke durum : boşta olma durumu.
demonstrasyon : Fransızca démonstration. gösteri
depar : Fransızca départ (yola çıkma, hareket, kalkış). "Yarışın başlama anı" anlamında kullanılan bu söz için teklif ettiğimiz karşılık: çıkış. Ancak bu kelimenin birleşik fiiller içinde farklı kullanılışları vardır. Onların karşılıkları da aşağıda gösterilmiştir.
depara kalkmak : hıza kalkmak.
depar atmak : hızlanmak.
depar hakemi : çıkış hakemi.
deparı atmak : hızlanış yapmak.
departman : Fransızca département (bölüm; eyalet; bakanlık). bölüm
deplâse olmak : yer değiştirmek.
deplâsman : Fransızca déplacement (yer değiştirme). yabancı saha.
deplâsmana çıkmak (gitmek) : yabancı sahaya çıkmak (gitmek). İkinci anlam için karşılık: yer değiştirme.
depresyon : Fransızca dépression ", çöküntü, ruh çöküntüsü
Yayın Tarihi: 17.07.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder